Devlet, tarihsel kökleri olan kabul edilmiş değerler etrafında güvendir, istikrardır, devamlılıktır. Devlet yönetiminde şeffaflık ve devamlılık esastır. Nizamın olmadığı, kişiye ve döneme göre kararların alındığı yerde, ideal devlet yönetiminden bahsetmek mümkün değildir. Bunları neden söylüyorum.
Sendikal hakların geliştirilmesine yönelik beklentiler içinde olduğumuz bir dönemde devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bir toplu sözleşme deneyimiyle karşı karşıyayız.
5. Dönem toplu sözleşme bağıtlanmayınca süreç içinde uzlaşılan konular, yetkili sendika yöneticileri ve teknik heyetiyle beraber Kamu işveren Heyetinin ve ilgili bakanlık temsilcilerinin huzurunda cereyan eden ve üzerinde uzlaşılan müzakere konularının tümü inkâr edildi.
Şöyle ki; Konfederasyonumuz, 11 hizmet kolu ile kamu çalışanları adına kamu işveren heyetiyle 2020 ve 2021 yıllarını kapsayan mali sosyal haklar için 1-20 Ağustos tarihleri arasında toplu sözleşme masasında geceli gündüzlü müzakerelerde bulundu. Tekliflerimiz müzakere edilerek dört başlıkta tasnifi yapıldı:
Ancak, Kamu İşveren Heyeti ile Memur Sen arasında yüzdelik zam oranları üzerinde anlaşma sağlanamayarak toplu sözleşme bağıtlanamayınca, Kamu İşveren Heyeti Başkanı, B ve C grubunda uzlaşılan konuları yok sayarak skandal bir usulsüzlüğe ve garabete imza attı. Burada uzlaşmaya varılan ve her bir hizmet kolunda kangrene dönüşen bu sorunları, görüşülmemiş gibi davranmak yasaya ve teamüle uymadığı gibi Kamu İşveren Heyeti Başkanına ve devlet ciddiyetine yakışmamaktadır.
Oysa 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası “Uyuşmazlıkların Çözüm Usulleri” başlıklı 33. Maddesinde şöyle diyor: “Toplu sözleşme görüşme süreci sonunda toplu sözleşme imzalanamaması halinde, üzerinde uzlaşılan konular ve uzlaşılamayan konular içeren toplantı tutanağı tutanağın kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümü kamu görevlileri sendikaları heyeti başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri ile ilgili sendika temsilcisi ile kamu işveren heyeti başkanı tarafından imzalanır.” Devamında ise “Toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması ve toplantı tutanağı imzalanmaması halinde ilga edilen Devlet Personel Başkanlığı tarafından uzlaşmazlıkla sonuçlandığına dair tespit tutanağı tutulur” şeklinde ifade edilmektedir. Kamu İşveren heyeti, başta yetkili konfederasyon olmak üzere, her hizmet kolu ile masada ayrı ayrı uzlaşılan ve uzlaşılamayan teklifleri içeren toplantı tutanaklarını imzalaması gerekirken bu tutanakları imzadan imtina etmiştir.
21.05.2012 tarihinde 1. Dönem Toplu Sözleşmesi uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştı. Bu toplu sözleşmede; konfederasyonumuz Memur Sen ve yedi hizmet kolunda masada mücadele vermiştik. Bunun sonucunda yüzdelik zam oranları ve seyyanen zam tekliflerimizde uzlaşı sağlanmamıştı. Ancak yetkili olduğumuz yedi hizmet kolunun bazı tekliflerimizde uzlaşı sağlanmış ve bu durum madde madde tutanak altına alınarak Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna sunulmuştu.
Bugün yeniden söz konusu olan uzlaşmazlık sürecinde Kamu İşveren Heyeti, hem yıllarca verilen mücadele sonucu elde edilen kazanımları tartışmaya açarak, hem geçmiş toplu sözleşme teamüllerini görmezden gelerek, hem de yasanın açık hükümlerini ihlal ederek imza atmaktan imtina etmek suretiyle geçmişte zihnimizde hiç de iyi bir iz bırakmayan “dün dündür bugün bu gündür” anlayışını hatırlatmıştır. 5. Dönem Toplu Sözleşme'de Genel Başkanımızın ifadesiyle genel tekliflerimizin müzakeresi başta olmak üzere, hizmet kollarının teklifleri, süreç içinde iki heyetin günlerce durmaksızın, sabahlara kadar müzakere edilmiş, birçok konuda uzlaşı sağlanmıştır. Yüzdelik zamda uzlaşı sağlanamayınca, Kamu İşveren Heyeti, masada uzlaşılan konuları tutanak altına almaktan kaçarak, devletin evvela hak ve hukuka dayalı ciddiyetinden uzak tuhaf bir tutum içine girmiş, bu yaklaşımı ile malul olan zam teklifiyle birlikte masayı da malul hale getirme gayretine girmiştir.
İşin skandal tarafı, günlerce sabahlara kadar çalışan iki heyetin uzlaştığı onlarca konuda ‘uzlaşamadık’ denilerek, doğruluktan ve devlet ciddiyetinden uzak bir yaklaşım sergilenmesidir. Oysa bildiğimiz bir şey var ki; devlet yalan söylemez. Devlet adına söylenen söze her ne surette olursa olsun yalan karıştırılmamalıdır. Devlet her birimizin kişisel eğilimlerini aşan ve asla kaprislerle, komplekslerle ve şahsi hesaplarla daraltılmayacak geniş ve ciddi bir alandır. Bu alan hakka ve hukuka dayanarak yasal ve meşru değerini kazanır. Bu değere asla zarar verecek bir tutum içinde olmamak gerekir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Mutfak yangın yeri
Fikrî istilaya eğitimle direnmek
Eğitimde esasa dair karar almadan usulü yerine getirmek
Her kazanım bir mücadelenin sonucudur
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ