Bayburt 1 Şubesi
356 | | | 04-05-2022
Mutfak yangın yeri
Ramazan ÇAKIRCI

Pandemi sürecinde küresel ekonomideki daralma, enerji piyasalarındaki dalgalanma ve tedarik zincirindeki aksaklıklar,gelişmiş ülkelerin önemli bir kısmını sarstı. Ülkemizde, enflasyonun çift haneli rakamlara çıkması, stokçuların bu durumu fırsat bilerek temel gıda/ihtiyaç ürünlerinde fahiş fiyat artışı yapmaları, döviz kurunun çok hareketli geçmesi, böylesi bir vasatta en çok emek sınıfını etkilediği/etkileyeceği aşikârdır. Memurun, işçinin ve dar gelirlinin emtia fiyatlarındaki bu artış karşısında alım gücü düştü. Bu süreçte gözü doymaz rantiyeci tayfa ise yine rantına rant kattı.

Konfederasyonumuz Memur-Sen; toplu sözleşme sonrası oluşan emtia fiyatlarındaki artıştan dolayı kayıpların telafisi için “ek protokol” imzalama talebimizi başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere ilgililere iletirken, diğer yandan yıllarca mücadelesini verdiği gelir vergisi matrahının yeniden düzenlenmesi için bu talebini yeniden en güçlü bir şekilde dile getirdi.

Yaşanan bu olumsuzluklar üzerine hükümet asgari ücrette tarihi bir artış yaptı. ‘Vergi Muafiyeti düzenlemesi’ile çalışanların vergiye dahil gelirlerin asgari ücrete kadar olan kısmı gelir ve damga vergisinden istisna tuttu. Bu değişiklikle birlikte 2008’den önce memur ve işçinin yıl boyunca biriktirdikleri fiş ve faturayla vergi iadesini aldığı uygulamanın yerine ikame edilen AGİ sistemi döneminin de sonuna gelindi ve AGİ kaldırıldı. Bu düzenleme ile ödenen asgari vergi tutarı içinden istisna tutara isabet eden kısımdan gelir ve damga vergileri düşürüldü. Böylece yıllarca mücadelesini verdiğimiz gelir vergisi matrahının yeniden düzenlenmesi talebimiz vergi muafiyetiyle kısmen karşılanmış oldu.

Memur/işçi, kadrolu/sözleşmeli kamu çalışanlarının ücret gelirlerindeki vergi tarifesi ortak olsada ödedikleri maaş veya ücretin vergi matrahına esas olan tutarı farklı olduğu için bu düzenlemenin çalışanlara yansıması farklı oldu.

Asgari ücretin açıklandığı toplantıda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, “Bakanlığımız (ÇSGB) tarafından şahsıma aktarılan bu çerçevede bizde asgari ücreti belirledik. ….Çalışanın evli olmasına ve çocuk sayısına göre bu rakam daha yükselmektedir” dedi. Ancak AGİ’nin kaldırılması, Sayın Erdoğan’ın sözleri ve AK Parti hükümetlerinin yıllarca savunduğu en az üç çocuk politikasına uymayan bir vergi düzenlemesi; adil gelir dağılımının gözardı edildiği, az alana az, çok alana çok veren bir yaklaşım AK Parti’nin sosyal politika anlayışına ters düşen bir durum olduğu da aşikardır. Konfederasyonumuzun uzmanları tarafından yapılan hesaplamalara göre gelir vergisinden muafiyet; bekar bir öğretmenin aylık maaşına 72 TL artış olarak yansırken, evli eşi çalışmayan iki çocuklu bir memura sadece 38 TL’lik artış şeklinde yansıyacaktır. Sosyal politika açısından adil olmayan bu yasal düzenleme adil bir yaklaşımla tadil edilmelidir.

Sağımızdaki malum konfederasyon Ar-Ge birimi! ve yöneticilerinin her ne kadar konuyla ilgisi varmış gibi görünseler de konuya dair yanlış bilgi ve tablolar yayımlamaları yetmezmiş gibi kurumsal olarak ilk kez ziyaret ettikleri cumhurbaşkanına ilgili bakanlık gibi memurun aleyhine olacak şekilde yanıltıcı bilgi ve tablolar sunması; konunun yanlış anlaşılmasına da sebep oldu. Uzmanlarımızca yapılan çalışmayla yine kamuoyu ve konuyla ilgili yetkililer konfederasyonumuzca doğru bilgilendirildi. Toplu sözleşme süreçleri başta olmak üzere çalışanlarla ilgili çoğu kritik dönemde karar vericileri yanlış bilgilendiren ve yönlendiren kliklere karşı sendika olarak devreye girdik ve her zaman olduğu gibi siyasetçilerin hakikatle yüzleşmesini, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasını sağladık.

Diğer yandan döviz kurundaki dalgalanma ile birlikte ihtiyaç/temel gıda maddelerinin bazı kalemlerinde fahiş fiyat artışlarının emekçilerin alım gücünü ciddi oranda düşürdüğünü ifade etmiştim. Hükümet, dövizdeki aşırı dalgalanma ve hızlı yükselişi önemli oranda düşürse de bu düşüşün mutfaktaki yangını söndürmediği açıktır. Cep yakan temel gıda maddelerindeki artışla son günlerde elektrik ve doğal gaza gelen zamlar karşısında memurun alım gücü daha da düştüğü bir zamanda, maaş/ücretlere cüzi miktarda ve farklı oranlarda artışlar getiren ‘Vergi Muafiyeti düzenlemesi’nin hükümet kanadında ilave zam olarak görülmesi ve dillendirilmesi kabul edilemez. Böyle bir yaklaşım mutfaktaki büyüyen yangını görmemektir. Yaşanan kayıplar karşısında kamu işveren heyeti biran önce yetkili konfederasyonla “ek protokol” imzalamalı, memur maaşlarında seyyanen veya oransal zamlarla iyileştirme yapmalıdır.

Bu vesileyle memurun emeğinin karşılığının tam verildiği, alın teri kurumadan ücretinin ödendiği yeni bir yıl dileğiyle…

 
Tüm Yazılar
11 Mutfak yangın yeri